Fas’ın popülaritesine rağmen yine de Kazablanka’dan bahsetmemek, onu tamamen reddetmek, Kazablanka kentini çekici kılan birçok şeyi görmeden, hızla Fes, Rabat veya Marakeş şehirlerine geçmek, büyük eksikliktir. Tanca’nın efsanevi eski kenti, Fes’in çağlar öncesi ara sokakları ve Marakeş‘in egzotik dünyası Kazablanka’yı uzun süredir gölgede bırakıyor.
Tarihi
Yaklaşık 3000 yıl önce, Kazablanka küçük bir Berberi topluluğunun yaşam alanı olarak anılmaya başlandı. Yüzyıllar boyunca Roma, Arap, Portekiz, İspanyol, İngiliz ve Fransızlar tarafından yönetildi, ancak 1956’da bağımsızlığını kazandı.
Şimdilerde Fas’ın en büyük şehri ve ülkenin ana limanı. Yine de lüks butikleri, fast-food zincirleri ve muhtemelen ülkedeki en iyi gece yaşamıyla Fas’ın en kültürlü şehirlerinden biridir.
Mimarisi
Bir asır kadar önce, Fransızlar hüküm sürdüğünde, şehrin Portekiz yapımı limanını yenilemeye, onu Paris tarzı bir vitrine dönüştürmeye, koloniyal etkilerini sergilemeye başladılar.
Art-deco binalarının muhteşem geniş kıvrımlı balkonları dışında, Kazablanka şimdi tamamen modern.
Gölgeli pasajları, şık mağazaları ve palmiye ağaçlarıyla çevrili gösterişli caddelerine rağmen modern Kazablanka kendi köklerini unutmadı. Mevsim sebzeleri ve meyveleriyle dolu arabaları, bilyelerle oynayan çocukları, etrafta otlayan sokak keçilerini, öğleden sonra sıcağında kapı eşiğinde oturup yelpazeleyen yaşlı kadınları bulmak için çok uğraşmanıza gerek yok.
Kapıdan Kapıya Satıcılar
Kapı kapı dolaşan bıçak bileme makineleri, ufalanan penceresiz dükkanlardaki terziler, su satıcıları ve kokulu nane ile demlenmiş çay demleyen sokak tezgahlarıyla eski endüstri hâlâ hüküm sürüyor. Kazablanka’yı çekici kılan da budur.
Çarşıları
Bit pazarları, çarşılar ve antikacılar, Fransızların bıraktığı ganimetler ile dolup taşar. Kuyruklu piyanolar, maun büfeler, dökme demir kasalar, devasa kristal avizeler, 20’li yıllardan gümüş buz kovaları, gramofonlar, teneke oyuncaklar, akordeonlar, iki parçalı telefonlar, geniş porselen lavabolar ve 30’ların roll-top banyoları bulabileceğiniz ‘Soco de Moina’ bit pazarının hazineleri arasından seçim yapabilirsiniz.
Savaş Tarihi
İkinci Dünya Savaşı sırasında Kazablanka, Amerikan uçakları için sıkça uğranılan bir yerdi ve 1943 Kazablanka Konferansı’nda Churchill ve Roosevelt’in savaşın gidişatını tartıştığı yerdi.
Film Endüstrisi
Kazablanka, Savaş zamanında dünya çapında tüm haber bültenlerinde yerini aldı ve Müttefiklerin Kuzey Afrika’yı işgalinden yararlanmak isteyen Hollywood, sinema filminin vizyona çıkışını hızlandırdı. Başlangıçta gişe rekorları kıran “Kazablanka”, üç Akademi Ödülü kazandı. Yavaş yavaş, yaygın tema melodisi ve baş karakterlerinin akılda kalan çizgileriyle birlikte, ona statü kazandırıp itibarını arttırdı.
Dünyanın dört bir yanındaki film meraklıları, 2018’in Kazablanka’nın 75. yıldönümü olduğunu ve onu izlemek için en iyi yerin, yeniden sinemaseverlerle parıldayan, restore edilmiş art-deco mücevher ABC Cinema’nın geniş ekranında olduğunu bilirler.
Kazablanka’nın hikayesi ikoniktir: Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın, talihsiz aşıkların yer aldığı bir romantizmdir. İkinci Dünya Savaşı’nda geçen film, bir kadına duyduğu aşk ile ona ve bir Çek Direniş lideri olan kocasına, Nazilere karşı savaşını sürdürmek için Fransız kontrolündeki Kazablanka kentinden kaçmasına yardım etmek arasında seçim yapması gereken Amerikalı bir gurbetçiye odaklanır.
Karakterlerinin her birini, düşünülemez bir kötülükle karşılaştıklarında nasıl tepki vereceklerini seçmeye zorlayan bir diktatörlük sistemi altında yaşayan, aşağılayıcı bir konuma sokar. İkinci Dünya Savaşı’nın en karanlık günlerinde izleyicileri büyüledi ve verdiği mesaj bugün de hala geçerlidir.
Rick’s Café
Kazablanka’nın efsanevi Rick’s Café’sine uğrayın. Eski bir Amerikalı diplomat tarafından işletilen bu kafe bar restoran hem sevimli hem de atmosferik.
Bogart ve Bergman’ın siyah beyaz düşüncelerini bir kenara bıraktığınızda, Kazablanka’nın sizi kozmopolit sanat galerileri, tasarım mağazaları, modern gece hayatı ve heykelsi dansözlerin yer aldığı Basmane gibi restoranlarına çeken büyüsünden kurtulamazsınız.
Afrika’nın en büyüğü olan dev Fas Alışveriş Merkezi’nde zaman harcayabilir veya daha da iyisi, eski Medine’yi ve çarşıları ziyaret edebilirsiniz. Burada alışveriş, ekonomik bir değiş tokuştan çok, temel bir toplumsal işlemdir. Geçmişin şimdide kaldığı tek yer burasıdır.
FABE TRAVEL