ARUSHA / TANZANYA
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN KÖPRÜDE ADIM ADIM 14 AY
ASYA – AFRİKA 2002 – 03
Merhaba Dostlar
Serengeti ve Ngorongoro gezisi öncesinde Tanzanya’daki son durağım olan Arusha’dayım.

Zanzibar, Zimbabwe ve Malawi’de geçen oldukça zorlu günlerimden, çile dolu yolculuklarımdan sonra çölde bir vaha gibi yüreğime su serpen, her anından müthiş keyif aldığım güzel bir yer oldu. Bir “World Heritage Site” olan ve Bin Bir Gece Masallarını çağrıştırarak yüzyılların ötesinden günümüze gelen Stone Town’ın daracık sokaklarında yürümek, o plansız sokaklarının karmaşasında kaybolup gitmek, ama her seferinde kapı eşiğinden gülümseyerek “Jambo Mzungu” (Merhaba Beyaz Adam) diyen bir siyah yüzün tarifiyle doğru yolu bulabilmek, siyah çarşaflar içindeki incecik kadınlarının gülümseyen bakışlarıyla sarhoş olmak, her biri harika bir antika olan ama son dönemlerde yavaş yavaş ortadan kaybolup antikacı dükkanlarında boy göstermeye başlayan o muhteşem ev kapılarının harika güzelliği karşısında şok olmak, hayatımda ilk kez cam altı resimlerle süslenmiş antika bir yatakta kendi evimdeymişçesine rahatça uyuyabilmek, Africa House Hotelin terasında yabancı gezginlerle birlikte bir Kilimanjaro birası eşliğinde güneşin Hint Okyanusu üzerinden Afrika’da bir yerlerde batışını seyretmek, Adanın güzel köyü Nungwi’nin plajında bembeyaz kumlarda güneşlenmek, köyün Müslüman kadınlarının güneş batarken hep birlikte denize girerek ellerindeki uzun ağla balık yakalamaya çalışmalarını seyretmek, baraküda etinin bu kadar enfes olabileceğini keşfetmek, harika balıkları ile bir şölene dönüşen akşam yemeklerinde, Orion Yıldızlarının altında, okyanusun tatlı esintisi ile bu güzellikleri yaşattığı için Tanrıya defalarca şükretmek…

Her şey çok çok güzeldi Zanzibar’da kaldığım bir hafta içinde. Ve her şeyden çok daha önemlisi, içsel yolculuğumda çok önemli bir şeyi daha keşfetmiş olmanın verdiği paha biçilmez iç huzur.

Zanzibar’dan sonraki durağım, kıyıdan oldukça içerlerdeki Kilimanjaro Dağı Milli Parkıydı. Ama “Kilimanjaro’nun Karları” maalesef küresel ısınma nedeniyle her geçen yıl çok daha azalıyormuş. Belki bir on yıl sonra tüm buzulların da eriyebileceği endişesi hakim tüm insanlarda…

Sevgiyle ve sevgimle kalın hepiniz…
Dr. Faruk BUDAK