0 (532) 711 06 30 - 0 (541) 711 06 30 fabe@fabetravel.com

Giriş

Üye Ol

Bir hesap oluşturduktan sonra, rezervasyon yapabilir, ödeme durumunuzu izleyebilir ve turu tamamladıktan sonra turu değerlendirebilirsiniz.
Kullanıcı Adı*
Şifre*
Şifreyi Onayla*
Adınız*
Soyadınız*
Doğum Tarihi*
E-posta*
Telefon*
Ülke*
* Hesap oluşturmakla Şartlar ve Koşullar ile Gizlilik Sözleşmesi'ni kabul etmiş olursunuz.
Lütfen bir sonraki adıma geçmeden önce Şartlar ve Koşulları kabul edin

Zaten bir üye misiniz?

Giriş
0 (532) 711 06 30 - 0 (541) 711 06 30 fabe@fabetravel.com

Giriş

Üye Ol

Bir hesap oluşturduktan sonra, rezervasyon yapabilir, ödeme durumunuzu izleyebilir ve turu tamamladıktan sonra turu değerlendirebilirsiniz.
Kullanıcı Adı*
Şifre*
Şifreyi Onayla*
Adınız*
Soyadınız*
Doğum Tarihi*
E-posta*
Telefon*
Ülke*
* Hesap oluşturmakla Şartlar ve Koşullar ile Gizlilik Sözleşmesi'ni kabul etmiş olursunuz.
Lütfen bir sonraki adıma geçmeden önce Şartlar ve Koşulları kabul edin

Zaten bir üye misiniz?

Giriş

BAFA GÖLÜ VE LATMOS DAĞI’NIN YUNAN MİTOLOJİSİNDEKİ YERİ

FABE TRAVEL-Türkiye-Bafa Gölü (2)

Bafa Gölü, İzmir-Muğla karayolu üzerinde olup İzmir’den 170 kilometre uzakta, verimli Söke Ovası’nda yer alır. Hemen gölün kıyılarından yükselen ve 1375 metre yüksekliğe sahip görkemli dağ ise bugünkü ismiyle Beşparmak Dağı, antik dönemdeki ismi ile Latmos Dağı’dır.

Şu anki haliyle Bafa Gölü ,Ege Bölgesi’nin en büyük gölüdür. Antik dönemde Latmos Körfezi olarak geçen bölge Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlarla kapanmıştır. Perslerle antik Yunan arasındaki savaşa ev sahipliği yapan Lade Adası, bugün ovanın ortasında bir tepeye, Latmos Körfezi ise Bafa Gölü’ne dönüşmüştür. Bafa kasabasından sola dönen yolu takip ettiğimizde 9 kilometre sonra Kapıkırı Köyü’ne ulaşılır. Göl kıyısındaki şirin köy, Herakleia Antik Kenti’nin üzerinde yer alır. 

Latmos Dağı’nın zorlu arazi yapısı içerisindeki kendine özgü dev kayaları on bin yıl öncesine tarihlenen kaya resimlerine ev sahipliği yapar. Latmos’taki kaya resimleri Geç Neolitik Dönem’e tarihlendirilir. Dünyadaki diğer örneklerinden farklı olarak kaya resimlerinde savaş, silahlı kişiler, av sahneleri yerine bayram, düğün gibi eğlencelerdeki insan ve insan grupları konu edilmiştir. Resimlerdeki bu özel farklılık, Bafa Gölü ve Latmos Dağı çevresindeki halkların barış ve huzur içinde yaşadıklarının güzel bir yansımasıdır. Bunun yansımalarını bölgenin içinde bulunduğu mitolojik anlatılarda da görebiliriz.

Dağın zirvesi ve zirveyi gören yerlerinde Neolitik Dönem’den itibaren bir hava ve yağmur tanrısı için törenler düzenlenmekte iken Hititler döneminde Hava Tanrısı Teşup ve dağ tanrıları için tapınma alanı olduğu söylenir. Daha sonra bunların yerini Yunan Mitolojisindeki baş tanrı Zeus alır ve Zeus’un Olympos’la birlikte bu dağda da yaşadığına inanılır.

Yunan mitolojisinin sevilen kahramanı Herakles’in adı , antik Yunan döneminde yaklaşık olarak otuz kente verilmiştir. Bu yerleşimleri birbirinden ayırabilmek maksadıyla coğrafi olarak bulundukları bölge ile söylenir. Günümüzdeki Beşparmak Dağı’nın antik dönemdeki ismi Latmos, Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonların Bafa Gölü’nün denizle bağlantısını kesmeden önce, kentin kıyısında kurulmuş olduğu körfezin de ismi olmasından dolayı Latmos Herakleia’sı olarak ünlenir.

Persler, Anadolu’yu istila ettikten sonra bölgeden çekilip giderken, yönetimi de satrap adını verdikleri eyalet yöneticilerine bırakırlar. Karya Satraplığı’nın en bilinen hükümdarı, M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan Mausolos’tur. Mausolos, Yunan hayranı bir yöneticidir. Helenistik şehir planlama anlayışına paralel olarak dağdaki kent Latmos’u deniz kıyısında yeniden kurar ve kente Yunan tanrısı Herakles’ten esinlenerek Herakleia adını verir.

Yunan Mitolojisinin en ünlü kahramanlarından biri olan Herakles, Roma Mitolojisinde Herkül olarak bilinen efsanevi kişiliktir. Yunan kavimlerinin erdem ve kahramanlık anlayışını kişiliğinde içselleştirmiş bir ulusal kahramandır. Gösterdiği kahramanlıklarla, tüm insanlığa sonsuz iyiliği dokunmuştur. Bir söylenceye göre, Herakles’in yetmiş kadar çocuğu olmuş ve kendi soyundan gelen Heraklidler, Yunan yarımadasındaki halkların atası sayılmışlar ve bir dönem Lidya Krallığı’nda yönetici hanedanlık yapmışlardır. Herakles, fiziksel gücün simgesi olarak Antik Yunanistan’da bir kahraman olarak saygı görmüştür. Kent kurucusu Mausolos da Herakles’in soyundan geldiğini belirtmek istercesine kente bu ismi verdiği düşünülmektedir.

Mausolos, tüm halkın eski kentten yeni kente taşınmasını zorunlu kılar ve kalan eski kenti yıktırırken sadece Yunan Mitolojisinde önemli bir hikayesi olan çoban Endymion’un sonsuz uykuya daldığı mağaranın yanındaki mezarı bırakır (Detaylı olarak bu hikâyeden bahsedilecektir). Bu önemli kültü, yeni kurduğu şehre de taşıyarak Endymion Sunağını yaptırır.

Latmos Herakleia’sı tam olarak Helenistik mimariye uygun olarak oluşturulmuş bir kenttir. Bu dönemden kalma çok katlı agora, Athena Tapınağı, şehir meclisi, küçük tiyatro, çok iyi korunmuş sur duvarları, gözetleme kuleleri ve Endymion Sunağı günümüzde de görülebilir. 

Ay Tanrıçası Selene ve Çoban Endymion

Yunan Mitolojisinde ay tanrıçası olan Selene iki titanın kızıdır. İsminin, büyük ihtimalle “ışık” anlamındaki Selas ile ilişkili olduğu düşünülür. Soyağacına göre güneş tanrısı ve gün doğumunun tanrıçası Eos ile kardeştiler. Erkek kardeşi Helios, gökyüzünde yaptığı yolculuğu tamamladığında Selene kendi yolculuğuna başlar ve geceyle gündüz oluşur.

Antik Yunan heykellerinde Selene, bir çift at veya öküzün çektiği gümüşten yapılmış bir at arabasını sürerken, güzel bir kadın olarak tasvir edilir. Çoğu zaman başında yarım ay ve elinde meşale ile betimlenir.

Selene’nin geceleri, bindiği at arabasıyla gökyüzünde dolaştığı ve Bafa Gölü’nü ayna olarak kullanarak saçlarını taradığı söylenir. Başka bir söylenceye göre Selene’nin önemli görevlerinden biri de Pandora’nın kutusunda son olarak içinde kalan umudu korumaktır. Bu görevinde kendisine yardımcı olarak Latmos Dağı eteklerinde yaşayan ölümlü kızlar seçer, onlarla tüm insanlığı dünyadaki kötülüklerden korumaya çalışır.

“Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız

Rüzgarsızken duru gökyüzü

Nasıl yanarsa ışıl ışıl

Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar

Nasıl serilirse göz önüne

Gökler yırtılıp da açılır

Tekmil yıldızlar görünür

Ferahlar yüreği çobanın…”

(Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü adlı kitabından alıntıdır.)

Yukarıdaki dizeleri Homeros, Ay Tanrıçası Selene ve Çoban Endymion’un Latmos Dağı’ndaki mitoslarını betimlemek için yazmıştır adeta. Anlatıya göre Latmos Dağı’nın eteklerinde Endymion adında bir çoban yaşarmış. Bu çoban oldukça yalnızdır ve her gün koyunları ile Latmos Dağı’nda dolaşırmış. Bir gün sürüsünü otlatmaktan yorgun düştüğünde bir ağaç altında mola verir ve burada uykuya dalmış. Gece olmasıyla Tanrıça Selene onu ay ışığında görür ve görür görmez de bu yakışıklı çobana âşık olmuş. Bu geceden sonra her gece çoban uykuya dalar ve Selene’yi bekler, Selene de o uykudayken onu ışığıyla sarar ve sabaha kadar birlikte olurlarmış. Bazı geceler daha kısa sürer, bazı geceler ise Selene hiç gelmezmiş ve Latmos Dağı’nda Endymion için o geceler hiç bitmez olurmuş.

Selene, bir tanrıça olarak ölümsüz olmasına rağmen aşka düştüğü genç çoban ölümlüymüş. Tanrıların tanrısı Zeus, çoban ölümlü olduğu için Selene’nin aşkına karşı çıkmış. Selene, bu aşkı defalarca Zeus’a giderek ondan ölümsüzlüğünü almasını ve bir ölümlü olmak istediğini söylemiş. Zeus da bunun için sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı sonsuz bir uykuya yatırmak olduğunu belirtmiş. Selene çaresiz bir şekilde bu teklifi kabul etmiş. Genç çoban için Latmos Dağı eteklerinde bir mağara seçmiş ve burada yaz mevsiminin başlangıç ayının tam ortasında çoban sonsuz bir uykuya yatmış. Ancak Selene bir tanrıça olduğu için ölümlü Endymion’un ruhuna dokunamaz, sadece onu seyredebilirmiş. Bu aslında Zeus’un ölümlülerin mutluluğunu kıskandığı ve insanların sevgiyle tanrılara denk gelecek bir ölümsüzlüğe ulaşmalarını istemediği için Selene’ye oynadığı bir oyunmuş.

Bu mitosun elbette ki farklı yorumlanmış versiyonlarına da rastlamak mümkündür ancak Bafa Gölü’nün çevresinde günümüzde de devam etmekte olan bir inanışa göre her yıl haziran ayının 15’inde Ay Tanrıçası Selene, gümüşten yapılmış at arabasıyla gökyüzünde dolaşır ve gece boyunca Latmos Dağı eteklerine inermiş. Bafa Gölü üzerine geldiğinde ise bir damla gözyaşını göle akıtırmış. İşte bu esnada göl, Selene’nin bu tanrısal gözyaşı ile hırçınlaşır ve mevsimin yaz olmasına rağmen dalgalarla dolu olurmuş. Bu söylence, Karyalılar, İyonyalılar ve bölgede yerleşim görmüş medeniyetler aracılığıyla kuşaktan kuşağa geçerek günümüze kadar gelmiş ve bu coğrafyada yüzyıllardır anlatılırmış. Aynı zamanda bu Yunan Mitolojisine ait efsane birçok sanatçıya da ilham vererek tablolarını süslemiştir.

SELENE BUDAK

Yorum Yazabilirsiniz

error: Bu sitede yer alan tüm veriler korunmaktadır !!
Yardıma mı ihtiyacınız var?