Şimdiye kadar gidemediğimiz yerler var ama gidemeyeceğimiz hiçbir yer yok.

Yeter ki siz isteyin.

Lütfen Gitmek İstediğiniz Destinasyonu Girin

Sosyal Medya Hesaplarımız

TOP
Image Alt

HARARE – 2  / ZIMBABWE

HARARE – 2  / ZIMBABWE

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN KÖPRÜDE ADIM ADIM 14 AY

ASYA – AFRİKA 2002 – 03

Aynı şehirden ikinci mektubumu gönderme olayını ilk kez burada yaşıyorum. Bir türlü bu ülkeden çıkamıyorum. Geçen mektuptan bildiğiniz gibi Zambia vizesi için beklemekteydim. 16ncı günün sonunda, Zimbabwe’deki en yetkili kişinin çabalarına rağmen Lusaka’dakilerin vize vermediğini öğreniyorum. Yeşil pasaportlu olmama rağmen bu küçük Afrika ülkesinin niçin bana vize vermediğini pek fazla da sorgulamak istemiyorum. İşin ucunun gideceği yerde bir çoklarımızın rahatsız olacağı cevaplar karşımıza çıkabilir.

Neyse “ben de alternatif bir yoldan rotama devam ederim” diyerek yönümü tekrar Mozambik’e çevirdim. Bu noktada ikinci bir aksilik daha çıktı karşıma. Tanzanya vizesini komşu ülkeler Zambia veya Malawi’den almayı düşünüyordum. Zambia’ya giremiyorum, Malawi’de de Tanzanya elçiliği olmadığını biraz geç öğrendiğimden aynı bekleme süreci bu sefer Tanzanya vizesi için başlıyor. Buradaki elçilikleri vize veremiyor. Vize onayının Başkentten gelmesi gerek. Zimbabwe vizemin de sonuna yaklaşmaktayım. İşte böyle iki ucu çıkmaz bir sokakta kalakaldım.

Bu arada ülkedeki ekonomik bunalım bana da yansımıyor değil. Ülkeye girdiğimde karaborsada para bozdurduğumu yazmıştım ama o zaman bu yaptığım legal bir şeymiş. Bizdeki gibi döviz büroları var ve kırmızı rakamlara baktığınızda banka kurunu gösteriyor, fakat içeride sorduğunuzda rakam 20-30 kat daha fazla. Hükümet, 1 Aralık tarihinde tüm döviz bürolarını kapatınca tüm döviz bozdurma işlemleri illegal olmaya başladı. En son haber ise, ülkeye girişte yabancılara banka kuru üzerinden dolar bozdurma zorunluluğu getirmiş olmaları. Bunu dünyada sadece askeri bir diktatörlükle yönetilen Burma yapıyor. Temel maddelerin fiyatı sürekli artıyor. Banka ATMlerinden para çekemiyorum çünkü kur inanılmaz bir şekilde düşük. Bunu yaparsam sıradan bir kahvaltı 20$dan fazla, sıradan bir oda da 200$ın üzerine çıkacak. Mozambik’e girdiğimden beri her ne kadar bankacılarımın “rahatça para çekebilirsiniz” diye haber göndermelerine rağmen pratikte banka hesabıma ulaşamadığımdan, üzerimdeki nakit döviz de ciddi bir biçimde tehlike sınırına yaklaşıyor. Gerçekten bu ülkede sıkıntılı bir dönemi yaşıyorum. Çıkabilsem oldukça rahatlayacağım ama bakalım daha ne kadar bir süre beklemek zorunda olacağımı birlikte göreceğiz.

Neyse sıkıntılar bir yana. Son dönemde neler yaptığıma gelelim. İlk önce iki siyah rehber ve bir Brezilyalı ile birlikte üç günlük bir turla yine UNESCO Dünya Kültür Varlıkları Listesinde olan Mana Pools National Park’a gittim. Dört arkadaşın hafta sonu tatili için bir yerlere çadır kurmaya gidişi gibi dörtçeker aracımızla harika bir gezi oldu. Sabah, çadırımdan başımı uzattığımda impalaları, hippo’ları (su aygırı), buffaloları ve vahşi filleri karşımda görmek gerçekten çok hoştu. Zambezi Nehrinde yaptığımız üç saatlik kano turunda bir buffalonun saldırısından rehberimizin havaya ateş etmesi ile kurtulduk. Oldukça riskli bir iş. Hippolara yaklaşmak çok keyifli ama suyun altında beş dakikaya yakın kalabildiklerinden nerede suyun yüzüne çıkacaklarını tahmin etmek oldukça zor. Çıkarken tekneyi devirme ihtimalleri de var. Bu arada suyun timsahlarla dolu olduğunu da hatırlatayım.

Mana Pools’ta birbirleri ile dövüşen bir fil grubuna sessizce yaklaşmayı başarıp fotoğraf çekerken Brezilyalı arkadaşımızın harika bembeyaz safari giysileri ile ortaya çıkıp hayvanların dikkatini çekmeyi başarmasından sonra, bir de fillerden birinin saldırısına uğramak ikinci bir sürpriz oluyor. Rehberin ikazını dinlemeyen Brezilyalının çadırına giren babunların (iri bir maymun) tüm eşyaları didik didik edip etrafa saçması da yine yaşadığımız önemli şeylerden bir ayrıntı. Ben mi ne yaptım, ikazı dinleyip her sabah eşyalarımı toplayarak arabaya yükledim.

Son bir not daha. Gece, kamp yerindeki hazır tuvalete gideceğiz doğal olarak. Sadece 25 metre ileride. Önce uzun namlulu silaha mermi sürülüyor, sonra rehberin kontrolünde yürüyüşe başlıyoruz. Ortalık aslan ve hainalarla (Afrika sırtlanı) dolu. Merak etmeyin çadırlara gelmiyorlar. Çünkü çadırlar bizim bölgemiz ve bu kurala saygılılar.

Sidney’li Karen “ne kadardı tur fiyatı?” diye soruyor Hillside Lodge’a geri döndüğümde. Rakamı söylüyorum. “Ahh, günlük normal bir rakam” diyor. Ben de “hayır üç gün için bu parayı ödedim” diyorum. Bir çığlık sesi…!

Arkasından ülkenin ikinci büyük şehri Bulawayo. Buradaki Khami Ruins’i bir rehberle (Innocent – harika bir rehber) beraber geziyorum. Çok eski kalıntılar. Great Zimbabwe kadar görkemli değil.

Ve en sonda da görülmesi gereken en önemli yerlerden biri, Viktorya Şelaleleri. Gerçekten muhteşem. Zambezi Nehri burada doğal bir çöküntü nedeniyle 90 ila 107 metre arasında değişen yüksekliklerden aşağıya dökülüyor. İşin enteresan yanı ise döküldüğü yerde nehrin genişlemesi ve ana kütlede 170 metre genişliğe ulaşması, fakat birbirine yakın durumdaki diğer kolları da düşünecek olursak gerçek aralık 500-600 metrelik bir mesafe. Düşüşün şiddetiyle her zaman bir serpinti bulutu var. Nehrin karşı tarafı Zambia, bu tarafı ise Zimbabwe. Aslında Şelaleler Zambia tarafında olmasına rağmen, karşıdan gördüğü için bu taraftan görüntü muhteşem. Zambia tarafında olmanın avantajı ise suyun döküldüğü noktaya kadar gidebilme imkanı. Son bir not; Şelaleleri ilk beyaz insan 1855 yılında görmüş. Adı Livngstone. Zambia tarafındaki kasabanın adı da Livingstone.

Sevgiyle ve sevgimle kalın hepiniz…

Dr. Faruk BUDAK

You don't have permission to register
Open chat
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?