PHNOM PENH / KAMBOÇYA
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN KÖPRÜDE ADIM ADIM 14 AY
ASYA – AFRİKA 2002 – 03
Laos’un Luang Prabang kentinden oldukça uzun sayılabilecek etaplardan sonra Kamboçya’nın başkentindeyim. Bu etaplar arasında Laos’un başkenti Vientiane, Güneydeki Pakse ve Champasak, Kamboçya’nın kuzeyindeki Stung Treng ve Kompong Cham vardı.
Toplam 4,5 milyonluk nüfusuyla Türkiye’nin üçte biri büyüklüğündeki Laos’un başkenti maalesef Luang Prabang kadar enteresan bir şehir değil. Gerçi akşamları Mekong’un karşı kıyısındaki Tayland kasabasının ışıklarını otelimin önünden seyretmek keyifli oluyorduysa da genelde fazla sevimli bir şehir değil maalesef. Nehir boyunca yer alan restoran, kafe ve otellerde bolca yabancı gezgin görmek mümkün. Herhalde Vientiane’den aklımda kalacak birkaç şey, akşam üzerleri yüzlerce bayanın nehir kenarında toplu step ve aerobics yapmaları ile şehrin en popüler mekanlarından biri olan Khop Chai Deu Restoranda yediğim harika mantar soslu Mekong Fish Steak olacak. Adı sanı bizim oralarda pek bilinmeyen bu ülkeye yolunuz düşerse -ki bence mutlaka düşsün- bu keyfi lütfen siz de yaşamayı unutmayın.

Ülkenin en güneyindeki Pakse’ye yaptığım 14 saatlik yolculuk ta herhalde unutulmazlar arasına girecek. Koltuk yerine sıralar üzerinde yaptığım bu yolculukta, şöförün ekolu mikrofonla yaptığı konuşmalar, dinlettiği müzikler memleketteki piyanist şantörleri aratmayacak düzeydeydi. Bolca esprileri, beni değil ama Lao’luları oldukça keyiflendirdi.
Pakse’ye gelmemin asıl nedeni Champasak’taki Wat Phu’yu görebilmekti. 46 kilometrelik bir kamyonet yolculuğu, arkasından Mekong tipi bir kataraman ile nehri geçiş ve sonra da motosiklet arkasında 13 km yolculuk. Ne mi gördüm? Birçoklarına göre birkaç tane siyahlaşmış taş ve birkaç yıkık duvar, bana ve sanırım bu gruptaki tüm insanlara göre de UNESCO tarafından Dünya Kültür Varlığı olarak kabul edilmiş 900 senelik bir tapınağın ayakta kalabilmiş duvarları ve enfes bir taş işlemeciliği. Restorasyon çalışmaları devam ediyor. Tapınak kompleksinin en üst kısmında yer alan kutsal mekandan ovanın ve tüm kompleksin manzarası muhteşem. İnsan tüm yorgunluğunu unutuyor.

Ertesi gün, önce 22 Lao’lu, tüm eşyaları ve ördekleri ile birlikte bir kamyonetin arkasında 6 saatlik bol tozlu bir yolculukla Laos-Kamboçya sınırına ulaşıyorum. Bir dostum bu gezi bütçesi içerisinde verilmesi gerekebilecek rüşvetler için 500 $ ayırmamı istemişti. Mekong’un Laos’u terk ettiği noktadaki iki bambu kulübeden oluşan gümrük kapısında istenen 5er $ rüşvet, yol arkadaşımın “departure card”’ını kaybetmesi nedeniyle daha büyük problemler yaşayabileceğimizi düşünürken çok hafif geliyor. Nehrin öte yakasında da, uzun uzun cumartesi gününün aslında bir tatil günü olduğunu ama burada bizler için çalıştığını berbat ingilizcesi ile anlatmaya çalışan Kamboçya gümrük polisleri de 10ar $ açıktan para istiyorlar. “Rüşvetin belgesi olur mu lan” diye yakın siyasi tarihimize giren o meşhur söz geliyor aklıma. Belge isteyemem ama pazarlık yapıyorum. 5er $a dünden razılar. Bu arada şunu unutmayın sevgili dostlar, istediğiniz kadar elinizde vize olsun, sizin bir ülkeye girişiniz tamamen o noktadaki gümrük polisinin insafına kalmıştır. Sizi sakıncalı görüp almama hakları vardır. Ayrıca bu sınır geçişi son yıllara kadar yabancılara kapalıydı.

Bulunduğumuz nokta öyle bir yer ki, jangılın içinde 400-500 metrekarelik çim bir alan ve hiçbir kara yolu yok. Tek ulaşım aracı tekne. En yakın Kamboçya yerleşimi de hızlı bir tekne ile 1,5 saat mesafede. Ayrıca nehrin bu tarafında sadece bir tek tekne var. Adamın istediği rakam bence yüksek. Kabul etmiyorum, “burada yatarım ama senin istediğin parayı vermem” diye tutturuyorum. Aslında sonuçta vereceğim, başka hiçbir alternatifim yok ama işte kolay pes etmek istemiyorum. Neyse 10 dakika sonra teknecinin inadı kırılıyor ve benim rakamımı kabul ediyor.
Kamboçya topraklarındaki 1,5 saatlik Mekong yolculuğu da bir harikaydı. Amazonvari görüntüler. Stung Treng kasabası küçük ama sevimli bir yer. Bu zorlu etabı unutulmayacak harika bir balık partisi ile kutluyoruz.

Bu noktadan güneye doğru Kraite’ye uzanan yol, ülkenin en emniyetsiz yollarından biri. Bu nedenle ulaşımı nehir üzerinden yapmak çok akıllıca. Bizdeki Rus malı ilk deniz otobüsleri tarzı hızlı teknelerle Kompong Cham’a 5,5 saatte, oradan da 2,5 saatlik bir otobüs yolculuğu ile başkent Phonm Penh’e ulaşıyorum. Kötü asfalt yollarda dolu eski bir şehir görüntüsü karşılıyor beni ama bugün şehri gezince keyfine varıyorum. İnanılmaz bir şey belki ama dolar birinci para birimi. Kendi paraları daha sonra geliyor. Herkesin cebinde ABD dolarları.
Bundan sonra Kamboçya’nın güney sahilindeki Sihanoukville ve Angkor Wat’ı görmek için Siem Reap’a geçeceğim. Oradan yine Tayland…
Dr. Faruk BUDAK