Bir zamanlar Mayalar için ekonomik ve dini hayatın merkezi olan Chichén Itzá, Meksika’nın güneyindeki Yucatán Yarımadası’nda 2007 yılında Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçilmiştir. Adı ‘Itza’nın ağzında’ anlamına gelir ve yılda 1,2 milyondan fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapar. Nedenini hiç merak ettiniz mi?
Ekinokslar sırasında Kukulcán Piramidi’nin basamaklarında bir yılan şekli belirir.
Mart ve Eylül aylarında güneş ışınlarının ekvatora dik vurması sonucu gece ve gündüz eşitliği olur. Kukulcán Tapınağı’nın konumundan dolayı, ekinoks gününde gün batımında basamakların yan tarafında ters çevrilmiş ışık üçgenlerinden oluşan, aşağı inen bir yılan gözlemlenebilir. Yılan formu gün geçtikçe şekilleniyor, tepeden başlayıp anıtın dibindeki tüylü yılanın başı ile bitiyor.
Kukulcán Piramidi, eski bir piramidin üzerine inşa edilmiştir.
1937’de Kukulcán’ı keşfeden Meksikalı arkeologlar, içinde yine dokuz seviyeden oluşan tam bir piramit tapınağı buldular. Tapınak odalarında korunan, her ikisi de günümüze ulaşan bir chacmool heykeli (midesinin üzerinde bir tepsi tutuyormuş gibi uzanmış bir figür) ve bir jaguar tahtı buldular. Tapınağın içini ancak özel izinle ziyaret edebilirsiniz.
Yılana hürmet teknik olarak bir Maya geleneği değildir.
Chichén Itzá ‘da çok belirgin bir şekilde tasvir edilen tüylü yılan, 10. yüzyılda Meksika’nın kuzeyinde bir uygarlık olan Toltekler tarafından tasvir edildi. Bugün hala görülebilen eski binalar Puuc tarzında inşa edilmiştir: cepheler geometrik desenler, hayvanlar ve yağmur tanrısı Chaac’ın temsilleri ile dekore edilmiştir.
Maya hacıları Kutsal Cenote’ye adaklar sundu.
Chichén Itzá ‘da doğal bir düden olan Kutsal Cenote’den (obruk) gelen bulanık yeşil su, içerisinde insan kemikleri, yeşim ve altın barındırmaktadır. İnsanlar 19. yüzyılda büyük hazinelere erişme hayaliyle obruğu taradı.
Kukulcan Piramidi bir obruk üzerine inşa edilmiştir.
Ağustos 2015’te yayınlanan bir elektrik direnci araştırması, piramidin altında yeni keşfedilen bir yeraltı nehrini göstermektedir. Arkeologlar, Mayaların inşaata başladıklarında obruk hakkında bilgi sahibi olup olmadıklarını ortaya çıkarmaya çalışıyorlardı.
Mayaların binalarının yapımında tekerleği kullanmadıkları düşünülmektedir.
Arkeolojik alanın yakınında büyük tekerlekler bulunmadığı için piramitlerin yapımında tekerlek kullanılmadığı varsayılmaktadır. Bununla birlikte, Maya oyuncaklarında küçük tekerlekler bulundu. Mezoamerikalıların tekerleği icat ettiğine ve kullandığına şüphe yok. Ancak tekerleğin diğer kullanımları bir sır olarak kalsa da, atların kullanılmadığına eminiz çünkü bunlar İspanyol fethi ile geldi.
Great Ballcourt bir futbol sahasından daha büyüktür.
Chichén Itzá’nın top sahası Mezoamerika’nın en büyüğüdür. 168 metreye kadar uzanan oyun alanının genişliği 70 metredir. Ritüel oyunlar sırasında oyuncular, büyük taş puanlama çemberlerinden kalçaları ve dirsekleriyle 5 kg’lık bir lastik topa vurmaya çalışırlardı. Kaybedenler idam edildiğinden rekabet şiddetliydi.
Büyük top sahasındaki kabartmalar bir insan kurbanını gösteriyor.
Futbol oynadığınızı ve bir reklam panosunda kaybederseniz kafanızın kesileceğinin yazdığını hayal edin. Chichén Itzá ‘daki oyma kabartmalar, tüyler ürpertici sahneleri gözler önüne seriyor. Her biri birbirine bakan yedi üyeden oluşan iki rakip takımı gösteriyorlar. Sahnenin ortasında, sol takımın ilk oyuncusu, gülen bir kafatası ile işaretlenmiş büyük bir topun önünde başsız bir şekilde diz çöken rakip takımın ilk oyuncusunun kafasını keser.
Chichén Itzá’nın sadece beşte biri kazılmıştır.
Chichén Itzá arkeolojik alanındaki ana anıtlar yaklaşık 5 kilometre karedir; ancak şehrin zirvesi sırasında tahmini yoğun kentsel gelişimin 25 kilometre kareye ulaştığı düşünülmektedir. Çevredeki kalıntılar bu nedenle kazılmaz ve yoğun ormanlarla kaplıdır.
Chichén Itzá 2010 yılına kadar özel sektöre aitti.
Yucatan’dan Barbachano ailesi, 1944’te Chichén Itzá topraklarını Amerikalı arkeolog Edward H. Thompson’dan satın aldı. Meksika anayasası, tüm arkeolojik anıtların ulusa ait olduğunu, ancak arazinin hükümete satıldığı 2010 yılına kadar aileye ait olduğunu şart koşmaktaydı.
FABE TRAVEL