0 (532) 711 06 30 - 0 (541) 711 06 30 fabe@fabetravel.com

Giriş

Üye Ol

Bir hesap oluşturduktan sonra, rezervasyon yapabilir, ödeme durumunuzu izleyebilir ve turu tamamladıktan sonra turu değerlendirebilirsiniz.
Kullanıcı Adı*
Şifre*
Şifreyi Onayla*
Adınız*
Soyadınız*
Doğum Tarihi*
E-posta*
Telefon*
Ülke*
* Hesap oluşturmakla Şartlar ve Koşullar ile Gizlilik Sözleşmesi'ni kabul etmiş olursunuz.
Lütfen bir sonraki adıma geçmeden önce Şartlar ve Koşulları kabul edin

Zaten bir üye misiniz?

Giriş
0 (532) 711 06 30 - 0 (541) 711 06 30 fabe@fabetravel.com

Giriş

Üye Ol

Bir hesap oluşturduktan sonra, rezervasyon yapabilir, ödeme durumunuzu izleyebilir ve turu tamamladıktan sonra turu değerlendirebilirsiniz.
Kullanıcı Adı*
Şifre*
Şifreyi Onayla*
Adınız*
Soyadınız*
Doğum Tarihi*
E-posta*
Telefon*
Ülke*
* Hesap oluşturmakla Şartlar ve Koşullar ile Gizlilik Sözleşmesi'ni kabul etmiş olursunuz.
Lütfen bir sonraki adıma geçmeden önce Şartlar ve Koşulları kabul edin

Zaten bir üye misiniz?

Giriş

MAYALARDA ZAMAN KAVRAMI VE MAYA TAKVİMLERİ

FABE TRAVEL-Meksika-Guatemala (4)

Çocukluğumuzdan beri dini bayram tarihlerinin her sene onar gün öne kaymasını kanıksamış durumdaydım ama farklı takvim ve zaman kavramları olayını ilk kez 1990lı yıllarda Nepal’in başkenti Katmandu’da kaldığım otelin resepsiyonunun arka duvarında asılı takvimi gördüğümde yaşamıştım. Dijital saatimin gösterdiği gün ve ay, bildiklerimle tamamen uyumlu gibi görünüyorsa da Nepal’de “gerçek durum” çok farklıydı. Katmandu’dan Pokhara’ya haftanın belirli günlerinde uçuş vardı ve bu günlerin bizim kullandığımız Miladi Takvimdeki karşılıkları nelerdi? 21nci yüzyılın olanakları sayesinde gittikçe küçülen Dünyamızda, şimdilerde bir turist olarak Nepal’de pek farkına varamayacağımız, küçük ama önemli bir detaydı.

1 Eylül 2018. Magma’nın kırkıncı sayısının elinize ulaşmaya başladığı tarih. Ünlü Rölativite Teorisince “neye göre 2018” sorusu size göre biraz ukalaca olabilir ama şu anda Tayland’da 2561, Suudi Arabistan’da 1439, Nepal’de 2075, Etiyopya’da 2010, İran ve Afganistan’da 1397, Dünyanın geri kalanında ise 2018 senesindeyiz.

Dünyanın büyük çoğunluğunda tek bir ortak takvim kullanılır, Katolik Kilisesi ruhani lideri Papa Gregory tarafından on altıncı yüzyılda ortaya konmuş Gregoryen ya da bizim kullandığımız ismiyle Miladi Takvim. Tüm zaman kavramı, Dünyanın Güneş çevresindeki dönüşü esas alınarak oluşturulmuş bir zaman ölçüm sistemine göre ifade edilir. Dünyadaki ulusların büyük çoğunluğu sadece bu takvimi kullanır. Suudi Arabistan’ın haricindeki diğer Müslüman ülkelerde de aynı takvim kullanılır ama dini bayram ve günlerin kutlanmasında Ay’ın hareketlerine göre düzenlenmiş Hicri Takvim esas alınır.

Bizler, son beş-altı yüzyıl neredeyse tek bir takvime odaklanmış durumdayız ama Mayalar, biri haricinde bildiğimiz sistemlerden tamamen farklı birçok takvim kullanıyorlardı. En son olarak, bugünkü Guatemala sınırları içerisinde kalan, 3.500 yıllık antik Xultun kentinde kazılar yapan Amerikalı arkeolog William Saturno’nun keşfettiği takvimle birlikte, Mayaların yirmi civarında değişik takvim kullandıkları bilinmektedir. Başlangıcı uzmanlar tarafından tam olarak belirlenememiş ve MÖ 1800lere kadar devam etmiş Maya Arkaik Döneminden itibaren geliştirilmiş bu takvimler neredeyse günümüzden dört bin sene önce de kullanımdaydı.

Günümüzün süper teleskoplarının bile ancak son on sene içinde keşfedebildiği pek çok yıldız ve yıldız sistemi, Afrika’daki Dogon kabilesi, Eski Mısır, Antik Yunan’da olduğu gibi Maya şaman rahipleri tarafından da günümüzden binlerce yıl önce izlenmiş, hareketleri bugün bile bilim adamlarını hayrete düşürecek kadar hatasız olarak hesaplanabilmiş ve tapınak duvarlarına resmedilmişti.    

“Haab Takvimi”, Mayaların kullandığı ve günümüzün Gregoryen Takvimine benzer bir sistemdir. Mayalar da gezegenimizin Güneş etrafındaki dönüş süresini 365 gün olarak hesaplamışlar ve bu bir senelik süreyi yirmişer günden oluşan on sekiz aya bölmüşler. Geriye kalan beş günlük dilim ise Mayalar için ibadetle, meditasyonla, inzivayla, oruçla geçen özel bir ruhani arınma dönemiydi. Mayalar bu takvimi bir tarafta dünyasal olarak mevsimlik döngüleri öngörerek tarımsal faaliyetleri için, diğer tarafta da ruhani olarak yıllık arınma dönemlerini takip etmek için kullanmaktaydılar.

“Tzolk’in Takvimi”, Dünya, Ay ve Güneşin hareketlerinden tamamen bağımsız olarak oluşturulmuş, daha çok kişinin bireysel spirituel gelişimi ile ilgili takip edilen, kişiye özel bir takvimdi. Maya takvimlerinin temeltaşı olarak nitelendirilen Tzolk’in, Ülker Takım Yıldızının (Pleiades) 26.000 senelik döngüsüne göre oluşturulmuştu. Günümüzde hala Guatemala’nın uzak dağ köylerinde dinsel seremonilerin kutlanma tarihleri için kullanılmaktadır. Kendi “Yaradılış Teorisi”ne göre Tanrı’nın insanlardan on üç isteği olduğu için on üç rakamı Mayalarca önemli kabul edilirdi. Bu on üç dileğin de farklı farklı yirmi değişik durumu vardır. Dolayısıyla on üç kere yirminin toplamını veren 260 sayısı, Tzolk’in Takvimindeki toplam gün sayısıdır. Tzolk’in de, kelime olarak “günlerin sayılması” anlamına gelmektedir.

Mayalar, tıpkı Budist ve Hindular gibi, insan ruhunun defalarca Dünya gezegenine enkarne olacağına, defalarca tekrar bedenleneceğine ve bu yaşam-ölüm çarkı sonunda birer “Maya”ya, en yüksek bilinç düzeyine ulaşacaklarına, bu inançtan dolayı da Dünyaya geldikleri günün ruh varlığı tarafından özellikle seçildiğine, bu seçimin de ruhun tekâmülü açısından son derece önemli olduğuna inanırlardı. Herkesin bu Dünyada bir “var olma nedeni” vardı ve bir Maya, bu tarihe bakarak bu nedeni keşfedebiliyordu. Tzolk’in Takvimi ile Gregoryen Takvim arasındaki ilişkinin formüle dönüştürebilmiş olması sayesinde, günümüzde Maya astrolojisine ilgi duyan birçok insan kendi doğum günlerinin Tzolk’indeki karşılığını bularak gerçek yaşam amaçlarını öğrenebilmektedir.

Güneşin hareketlerine göre oluşturulmuş Haab Takvimi ile astrolojik Tzolk’in Takviminin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan diğer bir takvim “Döngüsel Takvim” günümüzde Guatemala’nın bazı bölgelerinde hala kullanılmaya devam eder. Biri 365 günlük, diğeri de 260 günlük periyoda göre kurgulanmış ve ortak hareket eden her iki takvimin, başlangıç noktasına gelebilmesi için elli iki senelik bir periyoda ihtiyaç vardır ve bu süre de Döngüsel Takvimin esasını oluşturur.

Bir diğer takvim de, elli iki seneden daha uzun, yüzlerce, binlerce yıl sürecek dönemleri ölçmek için oluşturulmuş, bir kralın tahta çıkışı gibi önemli olayları başlangıç noktası alan, “Uzun Sayım Takvimi”. Bugün, yapılan araştırmalar sayesinde Uzun Sayım Takviminin MÖ 11 Ağustos 3114’te başladığını bilmekteyiz. Mayalara göre bu tarih, insanlığın yaratıldığı tarihtir. Bu takvimdeki bir tarihin Gregoryen Takvimi’nde karşılık gelen tarihini de kolayca belirleyebilmekteyiz. Bu sayede, Mayaların kayıtlarını tuttuğu geçmişteki önemli olayların tarihleri kesin olarak öğrenebilmektedir.

Uzun Sayım Takvimi, yaklaşık 5.125 senelik bir dönemi ölçmektedir. Bu tarih de 21 Aralık 2012’ye karşılık gelmekteydi. 2012’de Maya Takviminin sona erdiği ve Dünyanın sonu geleceğine dair koparılan gürültüye karşılık Maya Şamanları, Uzun Sayım Takvimini örnek göstererek böyle bir şeyin bu tarihte olmasının mümkün olamayacağını, olsa olsa Yukatan’daki Palenque antik kentinde ortaya çıkarılan Kral Pakal’a ait mezarın bulunduğu Yazıtlar Tapınağının duvarlarına da kazınmış olan ve uzun sayım döngüsünün biteceği 13 Ekim 4772 tarihinde olabileceğini söylemektedirler.

Tarihteki tüm medeniyetlerin astrolojik olarak en çok izledikleri gök cisimleri arasında Güneş ve Ay ile Sirius ve Venüs yıldızları gelir. Venüs de Mayalar tarafından dikkatle izlenen, sekiz senelik döngüsü takvimselleştirilmiş bir yıldızdır.

Venüs ve Dünya, Güneş etrafında dönüşlerine birlikte başladıkları noktaya, Venüs 584 gün sonra, Dünya ise 365 gün sonra gelebilmektedir. Her ikisinin de aynı noktada tekrar buluşabilmeleri için Dünyanın sekiz kez, Venüs’ün ise beş kez Güneşin etrafındaki turunu tamamlaması gerekir. Yani Dünya ve Venüs her sekiz senede bir, aynı başlangıç noktasından birlikte hareket ederek yolculuklarına devam etmektedir. Bu değişmez kural, bir zaman ölçüm sistemi olarak Mayalar tarafından tarihlerinin her döneminde ilgi ile izlenmiştir.

Venüs’ün 584 gün süren yolculuğunun ilk aşamasında onu biz “Sabah Yıldızı” olarak sabahın çok erken saatlerinde Gökyüzündeki en parlak yıldız olarak görürüz. Güneşten önce doğduğu için Gökyüzündeki bütün yıldızların ışığını söndürmekte, kendisi ön plana çıkmaktadır. İşte bu dönem de Mayalar tarafından uğursuzluk, şanssızlık dolu, tehlikeli ve olumsuz bir dönem olarak kabul edilir, bu dönemde erken saatlerde evlerden dışarı çıkılmaz, Venüs’ün uğursuz etkisinden uzak kalınmaya çalışılırdı.

Sabah Yıldızı olarak 260 gün boyunca bizlere görünen Venüs daha sonraki altmış gün boyunca ortalıkta değildir. Bu sessizlik döneminin ardından bu sefer “Akşam Yıldızı” olarak Güneşin batışından hemen sonra 260 gün boyunca görünür. Sabah Yıldızı olarak tekrar doğması için sadece bir haftalık bir süre gereklidir.

Venüs’ün hareketlerini yakından takip eden Maya şamanları, sekiz senelik Venüs döngüsünün sonlarında savaşların çıkması, kralların ölmesi gibi önemli olumsuz olayların gerçekleştiğini söylemektedirler. Şu an içinde bulunduğumuz Venüs Döngüsü ise 3 Haziran 2020 tarihinde tamamlanmış olacaktır. İki yıldan daha az bir zaman kaldı. Bakalım bu sefer acaba bizleri neler bekliyor?

Dr. FARUK BUDAK

Yorum Yazabilirsiniz

error: Bu sitede yer alan tüm veriler korunmaktadır !!
Yardıma mı ihtiyacınız var?