Bir çok gezgin Paris, Londra ve Roma gibi sürekli popüler turistik yerlere akın ederken, Avrupa daha az bilinen, keşfedilecek güzellikler ile doludur. Daha kişisel bir seyahat deneyimi mi arıyorsunuz? Danimarka’daki Odense’den Romanya’daki Sibiu’ya, Avrupa’da bilmediğiniz kültürel açıdan zengin yerlere göz atın.
Odense, Danimarka
Çok okunan yazar Hans Christian Andersen’in doğum yeri olan Odense, peri masallarının hayranlarına, yazarın hayatına bir göz atma fırsatı sunar. Şehir, yazara adanmış cazibe merkezleriyle doludur. Yazarın anısına adanmış birçok müzeden birini ziyaret edin, en ünlü hikayelerinden betimlenen çeşitli heykelleri ve oymaları görün ve hatta onun masal karakterlerinden birine benzemesi için garip bir şekilde dekore edilmiş halka açık bankta oturun. Odense, Danimarka’nın üçüncü büyük şehridir ve 1000 yılı aşkın bir süredir Fyn Adaları’nın başkentidir. Ülkenin çoğunda geçerli olduğu gibi, canlı şehir sokakları bisikletçiler ve yayalar için tasarlanmıştır ve bu durum şehri bisiklete binerken veya sokaklarda yürürken ideal bir durak haline getirmektedir.
Coimbra, Portekiz
Bir zamanlar Portekiz’in başkenti olarak bilinen Coimbra, ortaçağ tarihi ve canlı kültürle iç içedir. Üniversite Bölgesi’ne gidin, şehrin en büyük kiliselerinden birini ziyaret edin, Roma dönemine uzanan güzel, eski mimariyi inceleyin ya da sanat galerilerinden birine göz atın. Rio Mondego’nun doğu kıyısında bulunan Coimbra, şehrin kendisi kadar büyüleyici bir çevreye sahiptir. Conímbriga’daki Roma kalıntılarını ya da kasabadan sadece kısa bir sürüş mesafesindeki Montemor-o-Velho’nun çarpıcı ortaçağ kalesini ziyaret etmeyi atlamayın. Portekiz’in en çok ziyaret edilen şehirleri olan Porto veya Lizbon’dan günübirlik güzel bir gezi için bu saklı hazineye gidin. Daha fazla zamanınız varsa, Coimbra’yı bir sonraki tatil yeriniz yapın ve konaklama için sunulan birçok otel ve daireden birinde yerinizi ayırtın.
Freiburg im Breisgau, Almanya
Dreisam Nehri’nin iki yanında ve Almanya’nın güneybatısındaki Kara Orman’ın (Black Forest) hemen kenarında yer alan Freiburg im Breisgau, büyülü ağaçlarla kaplı Schlossberg tepesinin dibinde büyüleyici bir şehirdir. Bu görülmeye değer ortam, dinlendirici bir hafta sonu kaçamağı veya Basel veya Zürih’te keyifli bir günlük gezi için mükemmeldir.
Bisiklet tutkunları (özellikle dağ bisikletçileri), şehrin içinden Kara Orman’a uzanan patikaların keyfini çıkaracaklardır. Ren Vadisi’ni çevreleyen mükemmel düzlüklerde sıkı yarışçılar bile heyecanlarını giderebilir. Dinlendirici bir öğle sonrası mı arıyorsunuz? Bu küçük mücevher aynı zamanda daracık kanalları, Augustiner Müzesi ve tüm Avrupa’nın en eski kiliselerinden biri olan Freiburg Minster’ı ile tanınır. Freiburg im Breisgau, Fransa ve İsviçre sınırlarına çok yakın olduğundan, bu şehir herhangi bir Avrupa turuna mükemmel bir katkı sağlayacaktır. Şehri her yerini gezecek kadar uzun süre kaldığınızdan ve hatta şehrin en iyi otellerinden birinde bir veya iki gece geçirdiğinizden emin olun.
Maastricht, Hollanda
Maastricht, Amsterdam ile dünya çapında aynı üne sahip olmayabilir, ancak tartışmasız aynı derecede güzeldir. Meuse Nehri’nin iki yakasında yer alan şehir, büyüleyici kırsal alanlar ve tarihi kalelerle çevrilidir. Tüm şehir yürüyerek kolayca keşfedilebilir ve Hollanda’nın en eski şehirlerinden biri olarak ziyaretçilerin keşfedebileceği birçok tarihi harikaya sahiptir. Siperlere yapılan bir yeraltı turu, meraklı tarihçiler için mutlak bir zorunluluktur. Burada katılımcılara, Maastricht’in altında yatan geçitler ağını keşfetme konusunda nadir bir fırsat sunuluyor. Maastricht, heyecan verici tarihinin yanı sıra bazı muhteşem üzüm bağlarına, sanat galerilerine ve seçkin restoranlara da ev sahipliği yapmaktadır.
Matera, İtalya
Zengin bir kültüre sahip, tarihi şehir Matera, çarpıcı Amalfi Sahili’nden sadece birkaç saat uzaklıktadır ve günübirlik bir gezi için idealdir. Sassi olarak bilinen mağara yerleşim bölgelerinden oluşan Matera, ziyaretçilerine bu mağaralardan birinde yemek yeme ve hatta konaklama seçeneği sunuyor. Mağarada konaklamak istemezseniz Matera’nın sunduğu çok sayıda harika otel var. Bu eski şehrin tarihini tam olarak anlamak istiyorsanız bir rehberli şehir turuna çıkmalısınız.
Mons, Belçika
2015 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Mons; Çan Kulesi, Spiennes’in Neolitik çakmaktaşı madenleri ve Dou Dou olmak üzere üç UNESCO Dünya Mirası şaheserine ev sahipliği yapmaktadır. Brüksel, Bruges ve Gent’ten daha az bilinmesine rağmen, bu Belçika şehri çarpıcı sivil, dini ve askeri binaların karışımına sahiptir. Van Gogh da hayatının büyük bir bölümünü Mons şehrinde geçirdi ve eski evi ziyaretçilerin keşfetmesi için açıktır. Geceyi orada geçiremeseniz de Mons çevresinde kiralayabileceğiniz başka birçok ev kiralanabilir. Kim bilir – belki kaldığınız süre boyunca kendi sanatınızı yaratmanız için ilham alırsınız.
Pilsen, Çek Cumhuriyeti
Pilsen, Batı Bohemya’da Prag’dan yaklaşık 90 km. uzaklıkta yer alır ve diğer birçok Çek şehri kadar iyi bilinmese de, sunabileceği çok şey vardır. Şehir merkezinde ağaçlar ve bakımlı bahçelerle çevrili eski, güzel bir meydan vardır. Şehrin geri kalanı çok daha endüstriyeldir ve Pilsner birasının doğum yeri ve Škoda Mühendislik Çalışmalarına ev sahipliği yapması şaşırtıcı değildir. Ancak bunun sizi caydırmasına izin vermeyin. Ziyaretçiler dört bir yana dağılmış müzeleri ve sanat galerilerini keşfedebilir ya da burada düzenlenen birçok konserden birinde canlı müziğin keyfini çıkarabilirler. Pilsen, 2015 yılında Belçika’daki Mons’tan sonra ikinci Avrupa Kültür Başkenti seçildi. Bu nedenle yıl boyunca bir dizi kültürel etkinliğe tanık olabilirsiniz.
Sibiu, Romanya
Romen, Alman ve Macar kültürlerinin bir karışımı olan Sibiu şehri -Romanya’daki Cibin Nehri’nin hemen karşısında- Orta Çağ’a dayanan mimarinin güzel bir tasviridir. Bisikletçi dostu bir şehir olan Sibiu, hem bisikletle hem de yürüyerek kolayca keşfedilebilir. Eski şehrin dolambaçlı sokaklarında birkaç saat geçirin ve antik mimarinin güzelliğinin tadını çıkarın (Orta Çağ’ın sonlarında Alman göçmenler tarafından inşa edildiği söylenir). Avrupa şehirleri arasındaki en sağlam kalelerden biri olan ve çok iyi korunmuş olan Sibiu Kalesi’ni kaçırmayın. Keşfinizi bitirdikten sonra Sibiu’nun harika restoranlarından birinde akşam yemeği yiyin ve ardından şehrin en iyi otellerinden birinde konaklayın.
Toruń, Polonya
Krakow ve Varşova’dan çarpıcı biçimde farklı olan Toruń, Polonya’nın en iyi saklanan sırlarından biridir. Ünlü astronom Nikolas Kopernik’in (Nicolaus Copernicus) doğum yeri olan şehir, onuruna inşa edilmiş bir heykel ve eskiden evi olan bir müze de dahil, Kopernik ile ilgili simge yapılarla dolu. Toruń, özellikle zencefilli kurabiye (Lehçe pierniki) ile tanınır ve şehirdeki hemen hemen her dükkanda bulunabilir. Bu yerel lezzete adanmış bir müze bile var. Bu Polonya destinasyonunda oyalanmak ve keyfini çıkarmak isteyenler için Toruń’da otel ve pansiyonlardan nehir kenarındaki kiralık dairelere kadar birçok harika konaklama seçeneği bulunmaktadır.
Vézelay, Fransa
Fransa’nın Burgonya şehrinde bulunan Vézelay, çarpıcı bir tepe kasabası ve UNESCO Dünya Mirası Alanıdır. En çok Sainte-Marie-Madeleine Bazilikası ve 11. yüzyıldan kalma olağanüstü bir kilise olan Vézelay Manastırı ile ünlüdür. Yaz aylarında sardunyalar şehre canlı bir renk patlaması katar. Gün batımının altın rengi parıltısı, güzel mimari ve Cure Vadisi manzarası eşliğinde sokaklar romantik bir gezinti imkanı sunar. Güzel manzaraları ve mimarisinin yanı sıra Vézelay, yerel beyaz şarapları, ilginç butikleri, güzel sanat galerileri ve bağımsız kafeleriyle de tanınır.
FABE TRAVEL